YOKLUĞUNDA AŞK VAR
”Cesur bir zamandayım. Ruhum loş ve hoş. Telaşım, durgun akan su kadar sakin.
Kelimeler pisti terk etmiş. Söz kalbin dercesine her biri yüreğimi parsellemiş.
Hayalin demli çay kıvamında. Keskin, sert ve orta şekerli…
Nefret nöbetlerimde kıpırtı yok. Mazinin ziyaretçileri bir çocuk kadar iyimser.
Konuşmak istiyorum, içimdeki kuru kalabalık susmuşken. Söyle hayal, anlar mısın sen benim dilimden?
Bilmelisin, bu kıvılcımın davetsiz misafiri değilsin. Çiçekli bir sabaha uyandım dün sabah. Gözüm aydın olsun. Hissediyor musun, güneşin tenimi yakışı kadar hisliyim.
Biliyor musun?
Geceler gözlerini kocaman açmayacaklarmış artık bana. Saatlerce canavar gibi kalmayacaklarmış öylece gözlerimde. Ve girdap olup yutmayacaklarmış artık beni içine.
İçim içime sığmıyor. Bu coşku da neyin nesi böyle?
Bak elbiseme, aşk dekolteli. Yırtmacım da ayrılığın simgesi. Bir noktadan ikiye ayrılmış yol gibi. Sen gibi, ben gibi. Bir şey söyle, beğendin mi?
Aşkı kağıda yazamamış bir yürek. Yanık yanık çağırmış sevdasını türküsünde:
”Lambada titreyen alev üşüyor
Aşk kağıda yazılmıyor…”
İyi ki ölümsüzleştirmemişim o gidişi. İyi ki bir şiirle mühürlememişim gittiğini. İyi ki yazmaz olmuş kalem o an, iyi ki köşe bucak kaçmış kelimeler.
Haydi git artık. Kendine selam söyle benden, benim için kucakla onu, çok özlemiş de. (Gitti)
Artık konuşamam. Yokluğunu tazeliyorum, yokluğunda aşk var.”
SERAP ERSOY
(Ruhum Güneşten)
Mart-2010/ANTALYA