KAYBOLUŞ
”Bazen bir mücevher, bazen bir girdap, bazen de bir varoluştur kayboluş. O kayboluş, hayatın bazı karelere perdeleri çektiği noktada, sustuklarını tek tek ektirir insana . Ha, benim sizden kaybolduğuma gelince; beni kayboldu bildiniz. Oysa ben gözlerinizin içine baka baka yüreğinize batıyordum. Ve nihayet ben sizin yüreğinize batarken siz beni göremiyor, hayalimi seyrediyordunuz sadece. İnkar etmiyorum ben de sizi seyrediyordum; her seyredişte de sizi daha çok tanıyordum. Ne kadar az bir sürede, ne çok merak ettiniz nerede olduğumu. Hayret! Bunca yıldır insanlığınıza kibarca haykırdığım çığlıklarımı bir türlü işittiremediğim sizlere, sessizliğimi bir anda işittirebileceğimi bilseydim ve de canınızı bu kadar acıtacağımı, inanın daha önce kaybolur daha önce soyardım sizi diken bahçelerine.”
SERAP ERSOY (Ruhum Güneşten)
Temmuz-2013/ANTALYA